21 Ağustos 2013 Çarşamba

Bir umudum sensin, anlıyor musun?



Beşiktaş, sensiz geçen günlerin..
Uzun uzun teknik analizlere gerek yok, Pazar günü 21:45'de özlem dolu 55.000 kişi ile olimpiyattaydık..

Direnenlere, Siyah forma Büyük Arma ile sahada olanlara selam söyledik, biz buradayız dedik.. 
Biz BEŞİKTAŞ'ız.

Yıllardır söylediğimiz bir beste: 'Bir umudum sensin, anlıyor musun?' Şimdi tüm Türkiye'nin tek umudu olmuşuz..

         Bir umudum sensin anlıyor musun?
        Hayat yaşanmıyor senle olmadan..
        Beşiktaş seninle ölmeye geldik.. . Beşiktaş

Gece 01:00'de eve varıp özetleri seyrettim, hala heyecanım geçmemişti. Galibiyetin heyecanı değildi. Gururun heyecanıydı. Sabah yataktan kalktığımda da gururlu ve mutluydum. Çünkü haklı olmaktan daha büyük güç yoktur. Haklıydık.

Bazıları kupaları ile övünür, Bizim duruşumuz yeter...

Konu ile ilgili manşeti LeMan dergisi atmış, bizim birşey söylememize gerek yok...

Resimler için 'devamı' butonunu tıklamanız yeterli..

31 Temmuz 2013 Çarşamba

İlk 11 - Beşiktaş vs. Bira Atölyesi



Bira içmeye ve yapmaya uzak kaldığımız şu günlerde en çok özlemini çektiğim şeyler Bira ve Futbol. Bira Atölyesi ve Beşiktaş. Bugünkü yazının konusu 2 büyük tutkunun tek potada eritilme çalışmasıdır. Bir denemedir.

3 arkadaş, yaklaşık 7 Ay ve 11 bira. Her biranın hikayesine bu blogtan tek tek değinmeye çalıştık, iyi ya da kötü sonuçları paylaştık. Peki genel olarak bir ilk sezon değerlendirmesi alsak fena mı olur?

3 Haziran 2013 Pazartesi

24 Mayıs 2013 Cuma

Veda.. Hoşçakal İki Gözüm..

Uzun zamandır elim tuşlara gitmiyordu. Nedeni aslında ne takımın durumu, ne alınan sonuçlardı. Taraftarın takıma, değerlere, hocaya yaklaşımı beni birçok şeyden soğuttu son dönemde.. Net söylüyorum, Yeni Açık tribünün hali içler acısı..Neyse bunlar bu yazının konusu değil.

Evimizden ayrıldık. Hüzünlerimiz, Sevinçlerimiz, Gençliğimiz... HOŞÇAKAL İKİ GÖZÜM HOŞÇAKAL..

BJK İnönü Stadyumuna güzel bir gün ile veda ettik.. Tüm günü semtte, stadda geçirmek, heryerde adeta bir şampiyonluk havası olması çok keyifliydi. Herkes bir bütün olmultu. Bu yüzden o gün yaşanan olumsuzlukları başka bir yazıya bırakalım..

'devamı tuşunun ardında maç günü tezahüratlarına ve resimlerine ulaşabilirsiniz..'

29 Mart 2013 Cuma

10 Numara Bira!

Bir birayı 10 numara yapan özellikler nelerdir? Türkiye dışında çok bira içmediyseniz bu soruya cevap olarak genellikle soğuk olması ve gazlı olması dışında pek birşey sayamazsınız. Ama gerçekte tadımı belki de en kompleks içkinin 10 numara olabilmesi için birçok farklı özelliği bünyesinde bulundurması gerekli. 10'larca bira türü ve buna göre de farklı değerlendirme koşulları ve parametreleri var. (yazının tamamı için lütfen resime tıklayınız.)

Bizim için ise parametre net. Bu bira 10 numara, Çünkü Bira Atölyesinin 10. BİRASI. :)

Nasıl mı yaptık? İşte böyle; (''Devamı'' yazısını tıklamanız yeterli)

1 Şubat 2013 Cuma

Emeğimizi Yudumlamak; Bira Atölyesi Tadımları..

Çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz, Yeni Bira'lar, Yeni Logo'lar.. Hepsini de paylaşmaya çalışıyoruz. Çünkü tek amacımız kendi emeğimizi yudumlamak ve bunu paylaşmak.

Bu güne kadar 6 farklı bira yaptık ama sadece 1 tanesinin tadımına  bu sitede yer verebildik. Artık biralarımız olgunlaştı, içilebilir duruma geldi. Şimdi tek tek görüşlerimizi sizlerle paylaşalım.

Reçetenin oluşturulmasından ekipmanların hazırlanmasına, üretim sürecinden fermantasyona, şişelemeden olgunlaşmaya kadar 1 şişe biranın içimi en azından 5-7 hafta genellikle daha uzun süren bir süreç gerektiriyor. Bu yüzden bir hata yaptıysanız da geri dönüşü çok zor oluyor. Biz de hatalar yaptık. sorunlar yaşadık. 3 mühendis bir yola çıkarken hatasız iş olmasını da beklemiyorduk zaten. Bir yerde herşey çok düzgün işliyorsa ya hiç birşey yapılmıyordur ya da yanlış yapılıyordur :) doğrusu ile, yanlışı ile bu hatalarımızı da burada paylaşacağız, içimlerdeki yorumları mümkün olduğunca objektif yapmaya ve tadım yaptırdığımız eş-dost yorumlarını da işin içine katmaya çalışacağız.

28 Ocak 2013 Pazartesi

Babam, Kardeşim ve Ben.. 'İyi ki Beşiktaş'lıyız'

27 Ocak akşamı Babam, Kardeşim ve Ben Galatasaray derbisi öncesi buluştuk. Amacımız birlikte olmak, derbiyi birlikte seyretmekti. Beşiktaş'lılık çoğunlukla mutlulukları yaşamak değil, üzüntüleri paylaşmaktır. Bir güldüysek bin ağladık, bunun için özel zaten. Başarıların ve mutluluğun peşinden koşmadık. Yenilmekten korksak Beşiktaş'ı tutmazdık..

Maç öncesi içimizde bir acaba bile yoktu belki, hepimizn tek derdi birbirimizin üzülmemesiydi. Hiç dile dökmedik, söylemedik ama hissediliyordu. Babam Beşiktaş'ın yenmesini bizim için, Biz Babamız için istiyorduk. Yenilgiler önemli değil, her yenilgi de daha da çok seviyoruz ama ah bir de sevdiklerimiz üzülmese..

Maçın heyacanı ve stresini azaltmak için önce rakılar sonra biralar devrilmeye başladı. Gol de o kadar erken geldi ki stres ve heyecan da pek olmadı açıkçası. Takım iyi değildi, Galatasaray daha çok istedi ve kazandı.

Bu maç bize bazı dersler vermiştir. Futbol devamlı tekrarlanan derslerden ve tekerrürden ibaret bir seyirlik değil mi zaten.. Bizim için değil..

Bu maçın en güzel yani herkesin maçtan sonra 'İYİ Kİ BEŞİKTAŞ'LIYIM' demesidir herhalde. 
(yazının devamı için 'Devamı' butonunu tıklamanız yeterli)